Beynin ön bölümü olan cerebrum denilen kısım, çocuklarda tam gelişmemiş olup ergenlik döneminin sonuna kadar gelişimini sürdürür. Bu bölgede sabır, koordine yeteneği, organize etme, mantıklı düşünme becerisi gibi bölümler bulunduğundan, çocuklarda bu davranışlar daha eksik gözlemlenir. Tüm bu bilimsel veriler dikkate alındığında, çocukların hata yapma olasılığı yetişkinlere göre çok daha fazladır.
HAYAL Mİ YALAN MI?
Çocukların dünyaya ve olaylara bakış açısı, bizimle aynı olmamaktadır. Özellikle 0-6 yaş arasındaki çocukların gelişmiş hayal dünyaları, onların olayları daha farklı görmelerini sağlar. Ebeveynler bu noktada, çocuğun hayal gücünü kullanarak olayları anlatmasını, yalan söyleme alışkanlığı ile karıştırmamalıdır. Pencereden baktığında ejderha gördüğünü söyleyen bir çocuğun gerçeği söylemediğine emin olduğumuz halde, bu davranışını yalan söylemeye alışkanlığı ile eşdeğer kılmak anlamsızdır. Eğer çocuğunuz dev analarıyla konuşup uçan atlara bindiğini söylüyorsa bırakın özgürce hayal dünyasında gezinsin.
İLK YALAN MASUM MU?
İçinde bulunduğumuz toplumun örf ve adetlerine göre kişinin kusuru yüzüne vurulmaz. Bu konudaki hassasiyeti
Hz. Mevlana “Kusurları örtmede gece gibi ol.” sözü ile çok güzel bir şekilde özetlemektedir. Fakat söz konusu kusuru gösteren bir çocuksa da gece gibi örtecek miyiz? Üstelik bu istenmeyen davranış, yalan söylemek gibi ciddi kişilik bozukluklarına ve toplumsal sorunlara yol açacak bir davranışsa yine görmezden mi geleceğiz? Elbette, hayır. Eğer konu, henüz karakteri yeni yeni şekillenen bir çocuğun yalan söylemesi ise kesinlikle sessiz kalıp görmezden gelinmemeli. Çocuğun gerçeği neden olduğu gibi söylemediği konusu iyice araştırıldıktan ve bu nedenler ortadan kaldırıldıktan sonra çocuk, gerçeği söylemesi için teşvik edilmeli. “Sanırım birtakım endişeler yüzünden gerçekleri bana biraz değiştirerek anlatıyorsun, ne zaman doğruyu olduğu gibi anlatmak istersen seni dinlemeye hazırım.” gibi yumuşak ve yargılamaktan uzak bir cümle kurulmalı. “Bana yalan söyleme!” gibi yargılayıcı ve davranışını isimlendirecek bir cümle kullanılması, çocuğun kendini yalancılar sınıfına almasına ve bunu değiştirmekten çok, kabullenmesine neden olacaktır.
İTEN NEDENLER
Gerek çocuklar gerekse yetişkinler, yalanı istenmeyen bir durumdan kurtulmak için söylerler. Baskıcı ve aşırı kontrolcü ebeveynlerin çocukları, rahat bir ortamda büyüyen çocuklara göre daha fazla kural içeren bir hayata sahip oldukları için yalan söyleyerek ailenin tepkisinden kaçınma davranışına başvurabilirler. Örneğin ders çalışması için baskı gören bir çocuğun ödevinin olmadığını söylemesi, onu istenmeyen durumdan kurtaracaktır. Veya doğruyu söylediği takdirde azar işiteceğini bilmesi, çocuğu yalan söylemeye yöneltecektir. Yalan söylemenin altında bazen de çocuğun ilgi çekmek istemesi yatmaktadır. Tüm bu durumlarda çocukların yalan söylemesini pekiştirecek davranışlardan uzak durulmalıdır.
YALAN PEKİŞTİRİLMEMELİ
Olumsuz bir davranışın istenen sonuçlar doğurması, o davranışın yapma sıklığını arttırır. Yalan söyleyerek amacına ulaşan bir çocuk, aynı durumla karşılaştığında yine yalan söylemeye başvuracaktır. Böyle durumlarda çocuğun varmak istediği noktaya ulaşması mümkün olduğunca engellenmelidir. Örneğin hasta olduğu yalanını söyleyerek okula gitmek istemeyen bir çocuğa, evde bütün gün istediği gibi oyun oynayıp televizyon izlemesine izin vermek, onu amacına yakınlaştıracak, olumsuz davranışını pekiştirmiş olacaktır. Böyle bir durumda, çocuğun bu davranışının altında okulla ilgili olumsuz tutumları var mı yok mu diye bakmak ve evde kaldığı sürece eğlenmesine engel olmak gerekir.
Eğer çocuğunuz yalanı, ilgi çekmek için söylüyor ve her seferinde siz onun bu davranışını bile bile çocuğunuzla daha fazla ilgileniyorsanız çocuğunuza yavaş yavaş yalan söyleme alışkanlığı kazandırıyorsunuzdur. Yalan söylediği anda ilginizi azaltmalı ve söylediği her doğru durum karşısında ilginizi arttırarak çocuğun “doğru söyleme” alışkanlığını pekiştirmelisiniz.
HERKES HATA YAPABİLİR
Beynin ön bölümü olan cerebrum denilen kısım,çocuklarda tam gelişmemiş olup ergenlik döneminin sonuna kadar gelişimini sürdürür. Bu bölgede sabır, koordine yeteneği, organize etme, mantıklı düşünme becerisi gibi bölümler bulunduğundan çocuklarda bu davranışlar daha eksik gözlemlenir. Tüm bu bilimsel veriler dikkate alındığında, çocukların hata yapma olasılığı yetişkinlere göre çok daha fazladır. Yaptıkları hatalar karşısında aşırı tepki almaları, aşağılanmaları veya kendilerini değersiz hissetmeleri; onları bir sonraki hatalarında yalan söylemeye itecektir. Böyle durumlarda ebeveynlerin verdiği aşırı tepkiler, çocuğu sonraki hatalarını gizlemeye yalan
söyleyerek yöneltecektir.
KOVALAMAMALI
Çocuğa paylaşmak istemediği ya da çekindiği bir durumda olayı anlatması için ısrar etmek doğru değildir. Eskilerin
tabiri ile yalancıyı evine kadar kovalamamak gerekir. Eğer yuvarlak cevaplar veriyor, durumu ayrıntısıyla anlatmıyorsa sürekli sorular sormak onu tedirgin edecek ve daha çok yalan söylemeye itecektir. Ebeveynlere
düşen görev, onun ne kadar sizin çocuğunuz da olsa özgür bir birey olduğu gerçeğini kabul ederek her durumunu bilmek ve kontrol etmekten vazgeçmektir.
YALANIN RENGİ YOKTUR
Biz yetişkinlerin “durumu düzeltmek” bahanesi ile söylediğimiz pembe veya beyaz yalanlar, çocuklar tarafından olduğu gibi taklit edilmektedir. Doğruyu söylemenin bize uzun vadede olumlu sonuçlar getireceğini bilmemize rağmen
renklerin ardına sığınarak yalan söyleyen ebeveynlerin çocukları da bu davranışı benzer şekilde gösterecektir. Bu yüzden çocuklarda yalan söyleme alışkanlığı ile mücadele etmek için öncelikle kendimizi bir doğruluk ölçeği ile tartmalı, kendi davranışlarımızı değiştirerek onların da bu kötü alışkanlıktan vazgeçmelerini sağlamalıyız.